top of page
nöropazarlama-laboratuvarı

Şeytanın Psikolojik Gücü: Saf Kötülük’ün İnançlarımız ve Düşüncelerimiz Üzerindeki Etkisi

  • busensumer0
  • 21 Ara 2023
  • 2 dakikada okunur

Kötülük, “masum başkalarına kasıtlı olarak zarar vermekten zevk almak” olarak tanımlanmakta ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana sosyal psikologlar “kötülük kavramına” büyük ilgi duymaktadır. Kurt Lewin, Stanley Milgram, Solomon Asch gibi alanın öncü düşünürlerinin çoğu, o dönemde çoğu, insana saf kötülüğün tartışmasız cisimleşmesi olarak görünen şeylerle ilgili deneyimlerinden ve gözlemlerinden ilham almışlardır. Ancak pek çok kişinin telafi edilemez ve köklü bir kötülüğün açık bir göstergesi olarak gördüğü şeyi, bu araştırmacılar Hannah Arendt'in deyimiyle daha sıradan olarak yorumlamışlardır.

 

Milgram'ın ünlü itaat çalışmalarından Zimbardo'nun hapishane araştırmasına kadar, psikologlar kötü eylemlerin köklerinin oldukça sıradan psikolojik nedenlere dayandığını savunmuşlardır. Kötülüğün olağanüstü olguların aksine sıradan olgulara dayandırılması, bazılarının "saf kötülük" kavramını, bir mit olarak tanımlamasına yol açmıştır. Hem belirli sosyo-kültürel geleneklerden hem de başkalarının davranışlarını çevresel ve bireysel güçlerin daha karmaşık bir bileşiminin aksine yalnızca özlerinin, ruhlarının bir ürünü olarak anlamaya yönelik genel bir eğilimden kaynaklanan yanlış yönlendirilmiş bir insan doğası anlayışı.

 

Bununla birlikte, "saf kötülüğün" var olup olmadığı meselesi, onun varlığına inandığımızda yargılarımıza ve davranışlarımıza ne olduğundan ayrıdır. Son zamanlarda birçok araştırmacının yönelmeye başladığı soru budur. İnsanların saf kötülüğe olan inancını (BPE- belief in pure evil) nasıl ölçebiliriz ve böyle bir inancın yanlış yapanlara karşı tepkilerimiz üzerinde ne gibi sonuçları vardır?

 

Araştırmaya göre, BPE'nin temel özelliklerinden biri, kötülüğün değişmez olarak algılanmasıdır. Kötü insanlar kötü olarak doğarlar - değişemezler. Bu perspektiften iki yargı çıkar: 1) kötü insanlar rehabilite edilemez ve 2) kötülüğün ortadan kaldırılması sadece tüm kötü insanların ortadan kaldırılmasını gerektirir.

 

Bu bakış açısını takip eden araştırmacılar, BPE ile yanlış yapanlara saldırma ve onları cezalandırma arzusu arasında bir ilişki olacağı hipotezini test etmişlerdir. Araştırmacılar, birden fazla çalışma içeren ve farklı metodolojiler kullanan çeşitli makalelerde bu hipotez için destek bulmuşlardır. BPE şu etkileri öngörmektedir: suçlar için daha sert cezalar (örneğin cinayet, saldırı, hırsızlık), idam cezası için daha güçlü rapor edilen destek ve cezai rehabilitasyona verilen desteğin azalması. Takip eden çalışmalar bu bulguları desteklemekte ve BPE'nin aynı zamanda katılımcıların dünyayı tehlikeli ve aşağılık olarak algılama derecesini, çatışmaları çözmek için önleyici askeri saldırıya duyulan ihtiyacı ve işkenceye verilen desteği de öngördüğünü göstermektedir.

 

Şeytanın gerçekten var olup olmadığına bakılmaksızın, insan kötülüğünün gücüne olan inancın, gerçek dünyadaki yanlışlık sorunlarını çözmeye nasıl yaklaştığımız konusunda önemli ve anlamlı sonuçları olduğu görülmektedir.

 

İnsanların antisosyal davranışlarını kalıcı ve güçlü bir kötülüğün ürünü olarak gördüğümüzde, faillere yönelik kapsamlı ve acil bir saldırının ötesinde çok az seçenek görürüz. Onlara yardım edilemez ve bunu yapmaya yönelik her türlü girişim zaman ve kaynak israfı olacaktır. Ancak onlarca yıllık sosyal psikolojik araştırmalardan elde edilen, en azından bazı şiddet ve kötülük örneklerinin "saf kötülüğün" sonucu olmadığı mesajını kabul edersek - başka türlü düzgün bireylerin belirli koşullar altında korkunç eylemler, hatta vahşet yapmaya zorlanabileceği - o zaman bu araştırmaların sonuçları önemli bir uyarı hikayesi olarak hizmet eder.

 

Saf kötülüğün varlığına dair güçlü inançlara ne kadar uzun süre bağlı kalırsak, o kadar agresif ve antisosyal oluruz.  Ve aslında "kurtarılabilir" olan bireylere karşı saldırganlaşıyor olabiliriz.  Bu da şeytanın şimdiye kadar yaptığı en büyük hile olabilir.

 

 

 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page