Modern İnsanların Beyin Hacminde Bir Azalma Var mı?
- busensumer0
- 21 Kas 2023
- 3 dakikada okunur
Üç bin yıllık uygarlığın insan yaşamının pek çok yönü üzerinde etkisi olmuştur. Ancak tartışmalı bir araştırma alanı, uygarlıktaki değişikliklerin beynimizin boyutunu etkileyip etkilemediği olmuştur.
2021'de yayınlanan bir araştırma, beynimizin son 3.000 yıl içinde küçüldüğünü gösteriyor gibi görünüyordu, bu yaklaşık olarak geniş alanlarda tarım yapmaya başladığımız ve dünyanın birçok yerinde karmaşık uygarlıkların gelişmeye başladığı zaman dilimini işaret etmektedir. Ancak bu çalışmayı inceleyen yeni bir çalışma, verilerin kullanma biçimlerini eleştirmektedir. Geçtiğimiz ay Frontiers in Ecology and Evolution dergisinde yayınlanan yeni araştırma, beyinlerimizin son üç bin yılda gerçekten hiç küçülmediğini öne sürüyor.
Las Vegas'taki Nevada Üniversitesi'nde biyolojik antropolog olan ve son çalışmanın yazarlarından Brian Villmoare, "İnsanlar geriye gittiğimizi, aptallaştığımızı düşünüyor” diyor. Villmoare, bu algının bir kısmının 2021 makalesi gibi makalelerden kaynaklandığını savunuyor. Villmoare, "Çalışmaya baktığımda matematikte bazı sorunlar görebiliyordum" diye ekliyor.
2021 yılında yapılan çalışmada, Dartmouth Üniversitesi paleoantropoloğu Jeremy DeSilva ve meslektaşları, modern insanların ve atalarımızın ölçümlerini alan daha önce yayınlanmış çalışmalardan 985 beyin boyutunu çıkardı. Hominin beyin boyutlarının ortalama olarak 2,1 milyon yıl öncesinden yaklaşık 1,5 milyon yıl öncesine kadar arttığını buldular. Daha sonra, yaklaşık 3.000 yıl önce, beyinlerimizin boyutu küçülmeye başladı. Bu makalenin araştırmacıları, beyin boyutlarındaki küçülmeden insan uygarlıklarının o dönemde kaydettiği ilerlemelerin sorumlu olabileceği teorisini ortaya attılar. M.Ö. 1500 civarında, birçok insan daha büyük şehirlerde, daha yoğun nüfuslar halinde yaşamaya başladı. Villmoare, "Bireyler yerine gruplar karar verdikçe, zeki bireyler için daha az seçilim olacaktır," diyerek bilim insanlarının düşünce tarzını özetliyor.
Bilim insanları, modern insanlarda yaşananların, karınca toplumlarında zaman içinde meydana gelen aynı ilerlemeyi yansıttığını düşünüyor. Karınca toplumlarında iş bölümü yapıldığından, böceklerin çoğunun çok fazla düşünmesi gerekmiyor ve bu nedenle daha küçük beyinler evrimleşti. Boston Üniversitesi'nde biyolog olan makalenin yazarlarından James Traniello bir basın açıklamasında "Karınca ve insan toplumları çok farklıdır ve sosyal evrimde farklı yollar izlemişlerdir" dedi. "Bununla birlikte karıncalar, grup kararı alma, iş bölümü ve kendi yiyeceklerini üretme gibi sosyal yaşamın önemli yönlerini insanlarla paylaşmaktadır. Bu benzerlikler, insan beyninin büyüklüğündeki değişiklikleri etkileyebilecek faktörler hakkında bizi geniş ölçüde bilgilendirebilir."
Küçük Beyinler, Yeniden Değerlendirildi
Yine de Desilva'nın çalışmasının sonuçları Villmoare'in kafasına pek yatmadı. O ve bir meslektaşı verilere daha yakından bakmaya karar verdiler ve araştırmacıların son yüzyıldaki verilere çok fazla odaklandıklarını buldular - analiz ettikleri yaklaşık 1.000 beyin boyutunun yarısından fazlası son 100 yıla aitken, sadece 23 beyin boyutu hipotezleri için kritik olan birkaç bin yıl önceki zaman diliminden elde edildi.
Villmoare ve meslektaşları, bunun da ötesinde, 2021 çalışmasının yazarlarının sunduğu verilerin, istikrarlı bir düşüşten ziyade rastgele değişikliklere işaret ettiğini savunuyor. Karıncalarla yapılan karşılaştırmaya gelince, Villmoare evrimsel seçilim sürecinin insanlar ve karıncalar arasında çok farklı olduğunu söylüyor. İnsanları filler gibi diğer sosyal hayvanlarla karşılaştırmanın daha uygun olacağını söylüyor. Fillerin beyinleri, vücut büyüklüklerine oranla, bu kadar karmaşık sosyal yapıları olmayan gergedanlardan çok daha büyüktür.
Villmoare, "Sosyal hayvanlar daha fazla ensefalize olma eğilimindedir" diyor, bu da vücut boyutuna göre beyin boyutunda evrimsel bir artış anlamına geliyor. Evrimsel baskılar, vücutları başka yerlere ağırlık ekleyerek telafi etmeye zorladığında, beyinler genellikle türlerde nesiller boyunca küçülür, diyor. Bu durum, örneğin gıdanın kıt olduğu zamanlarda daha büyük kaslar geliştiren hayvanlara yansıyabilir.
Villmoare'a göre, karmaşık bir toplumda karşılaşılan sorunlar daha az düşünmekten ziyade daha fazla düşünmeyi gerektiriyor, çünkü etrafta daha fazla çiftleşme rekabeti ve manevra yapılması gereken daha karmaşık sosyal ittifaklar var. "Tüm bunlar beyne muazzam talepler yüklüyor."
Bütün Bunlar Ne Anlama Geliyor?
DeSilva çalışmasına yönelik bu eleştiriyi memnuniyetle karşılıyor. "İnsan beyninin evrimi üzerine elli yıldır yapılan araştırmalar, modern insan beyninin Pleistosen'de olduğundan daha küçük olduğunu tutarlı bir şekilde ortaya koymuştur" diyor. "Bu nedenle çalışmamıza başladığımızda, beyinlerin küçülüp küçülmediğini değil, bunun ne zaman gerçekleştiğini inceliyorduk." Villmoare'in çalışmasının, modern insanların beyinlerinin hacminin azalmadığını öne sürmesi, daha sonraki araştırmalarda ele almayı umduğu "ilginç bir gizem" sunuyor.
Ancak Villmoare; Homo sapiens'in yeryüzünde yürümesinden bu yana geçen yaklaşık 300.000 yıl içinde insan beyninin küçüldüğüne dair bulgulardan destek alarak, ikna olmamış durumda. Beynimiz küçülmüş olsa bile, bu atalarımızdan daha az zeki olduğumuz anlamına gelmiyor. Villmoare, beyni ortalamadan daha küçük olan Albert Einstein örneğini vererek, "Beyin büyüklüğünün kendisi bile zeka ile eşleşmek zorunda değil" diyor.
Bu arada, Neandertaller modern insanlardan daha büyük beyinlere sahipti, ancak gri maddeleri insanlarla aynı bölgelerde mutlaka daha büyük değildi. Villmoare, "Beyni hacim dışında etkileyen birçok parameter söz konusudur" diye ekliyor.
Kaynakça:




Yorumlar